Deneyimsel Tasarım Öğretisi bilimsel verilerden ve araştırma yöntemlerinden faydalanır. Ancak bunları strateji olarak insanlığın kullanımına sunarken çok yalın ve sade bir dil kullanır. Bilimsel olarak araştırır ama sanatsal olarak aktarır. Bu sebepten dolayı anlatılan bilgiler toplumun farklı eğitim ve kültür seviyelerindeki insanlar tarafından anlaşılabilir. İnsanları etkilemek için az bilinen kelimeler ve birtakım terminolojiler barındırmaz.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi bilimsel verilerden ve araştırma yöntemlerinden faydalanır. Ancak bunları strateji olarak insanlığın kullanımına sunarken çok yalın ve sade bir dil kullanır. Bilimsel olarak araştırır ama sanatsal olarak aktarır. Bu sebepten dolayı anlatılan bilgiler toplumun farklı eğitim ve kültür seviyelerindeki insanlar tarafından anlaşılabilir. İnsanları etkilemek için az bilinen kelimeler ve birtakım terminolojiler barındırmaz.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, anlaşılabilirlik ilkesini epistemoloji üzerine inşa eder. Epistemoloji, kavramların gerçek anlamlarını, doğasını ve kaynağını ele alır ve ortaya çıkartır. İnsan, doğası gereği duyduğu her bilgiyi bildiğini zanneder. Günlük dilde gerçek anlamlarını bilmeden onlarca kelime kullanır. Oysa kullandığı kelimelerin zihnindeki tanımı başka, gerçek tanımı başkadır. İnsan, bir davranışı ya da kavramı anlayamadığında ona verdiği tepkiler de doğaçlama olmaya başlar. Bir bilinmezin içinde denemeler ve yanılmalar yapar. Bir acı ile karşılaştığında uzaklaşan insan, bir haz bulunca da ona yaklaşmak ister. Edindiği tecrübe ve yanılgılarıyla bir kez geldiği şu hayata yön vermeye çalışır. Yön verirken varmaya çalıştığı tek yer, yani ana amaç, başarı ve mutluluktur. Amaçlar tüm insanlar için ortak olsa da buna götürdüğüne inandığı hedefler çok farklıdır. Hedefleri belirlerken de çoğu kez başarı ve mutluluğun epistemolojisini değil zihnindeki kendi tanımlamış olduğu başarı ve mutluluğa yönelik hedefler belirler. Belirlediği hedeflerin sonunda da o hedefin kendisini gerçek mutluluk ve başarıya götürmediğini farkeder. Halbuki gerçek başarıya ve mutluluğa ancak onları doğru tanımlayarak erişilebilir
İnsanoğlunun tepki verebilmesi için algılaması gerekir. İnsanın düşünceleri ne kadar önemli olursa olsun, iletişim kurduğu kişinin davranışlarına bakarak tepki verir.
İnsanlar, düşüncelerimize değil, davranışlarımıza bakarak bizleri değerlendirir ve hakkımızda bir fikir sahibi olurlar. Oysa biz, kendi inandığımız ve hissettiğimiz şeylerle diğer insanların hakkımızda fikir sahibi olduğunu ve değerlendirildiğimizi zannederiz.
İnsan, davrandığı kadardır. Kişi nasıl davranıyorsa, o kadar anlayabilmiş demektir.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi'nde anlatılan tüm bilgiler bu dört temel süzgeçten geçirilmiş ve hayatın içindeki her alana uygulanarak bilgilerin tutarlılığı gözden geçirilmiştir. Bu dört temel ilkeden sadece bir tanesi bile o bilginin özelliği değilse bilgi müfredat dışı kalır.
Merhaba,
YanıtlaSilAlgılamak ve anlaşılabilirliğin arasındaki ilişkiye bu gözle bakmamıştım. Duyduklarımızı anladık zannediyoruz. Oysa biri ne demek istedin? diye sorsa, çok cevap veremiyoruz.
İnsan bu yazıyı okuduğunda "kendinin nasıl davrandığını" düşünüyor. Sanırım davranışları gözden geçirme vakti. Kim bilir, belki de dışarda zannedilen problemler ve çözümleri tam da burada saklıdır.
YanıtlaSilBu eğitimde öğrendiğim her bilgi çok kıymetli, teşekkürler. İyi ki varsınız..
YanıtlaSil